BÜYÜLENMİŞ, RAHATSIZ EDİLMİŞ VE ÇILDIRMIŞ
Hogwarts'ta yeni bir yıl başlarken, Dumbledore, Büyük Salon'da toplanmış öğrencilere tekrar aralarına katılan İksir Profesörü Horace Slughorn'u takdim eder. Ayrıca, Severus Snape'in nihayet uzun süredir arzuladığı Karanlık Sanatlara Karşı Savunma hocalığına getirildiğini ilan eder.
Öğrenciler yeni güvenlik önlemleri konusunda da bilgilendirilirler. Dumbledore bu önlemlerin azıtmış Ölüm Yiyenlerin oluşturduğu tehdide karşı hem kendilerini hem de okulu korumak için gerekli olduğunu anlatır. Ne var ki, genç büyücüler ergenlik döneminden geçişlerinde kendilerine yardımcı olacak sihirli bir formülün olmadığını öğrenmek üzeredirler. İç içe geçen aşk hikayeleri, kıskançlıklar, yıkımlar, karşılık görmeyen duygular ve aşkla ilgili rekabetler ergen ya da ergenliği yaşamış her Muggle'ın da aşina olduğu bir şeydir.
David Barron konuyu şöyle açıyor: "Harry'nin Dean Thomas'la çıkan Ginny Weasley'ye bir takım duygular beslediğini ilk kez öğreniyoruz. Ağabeyi Ron ise Ginny'nin Dean'le çıkmasından çok rahatsız. Bu arada Ron da Lavender Brown'a sırılsıklam aşık. Bu durum ise Ron'a gizliden gizliye aşık olan Hermione'yi kıskançlıktan delirtiyor; o yüzden, Ron'u kıskandırmak için, tahammül edemediği biri olduğu halde Cormac McLaggen'la çıkıyor... Ergenlerin günlük hayatına hoş geldiniz".
Hermione Granger rolünü bir kez daha üstlenen Emma Watson ise şunları söylüyor: "Bu karakterler genelde kötüyle savaşmak gibi çok büyük sorunlarla uğraşıyorlar; dolayısıyla onların sadece genç birer insan olduğunu unutmak kolay. Bana göre, bu film diğerlerine oranla daha çok romantik komedi tarzında çünkü ilk aşkla, kıskançlıkla, güvensizlikle ve duygusal ilişkilere dair tüm olağan şeylerle tanışmalarına tanık oluyoruz".
"Harry Potter and the Order of the Phoenix/Harry Potter ve Zümrüdü Anka Yoldaşlığı"nda, Harry'nin Cho Chang'le o meşhur öpüşmesi yer almıştı. Bu filmde, Ron'un "küçük" kız kardeşi Ginny'nin çok hoş bir genç bayana dönüştüğünü keşfeden Harry'nin eski bir arkadaşla yeni bir ilişkiye başladığını görüyoruz. Canlandırdığı karakterle birlikte kendisi de büyüyen Bonnie Wright, Giny'nin Harry'ye çekim duymasına şaşırmadığını söylüyor. "Ginny küçük bir kızken de ağabeyinin en iyi arkadaşından hoşlanıyor ama böyle bir ilişkinin olmayacağını düşünüyordu çünkü Harry ağabeyinin en iyi arkadaşıydı. Yıllar geçtikçe aralarında bir bağ oluştu; Ginny, Harry'nin büyücü dünyasına karşı sorumluluğunu ve 'Seçilmiş Kişi' olarak görüldüğü gerçeğini anlıyor. Farkında olmadığı şey ise Harry'nin de ondan hoşlanmaya başladığı. Bu hem Ginny ve sanırım hem de Harry için bir sürpriz oluyor" diyor genç aktris gülerek.
Harry ile Ginny arasında filizlenen ilişkinin önünde bir engel vardır: Ginny'nin mevcut erkek arkadaşı Dean Thomas (Alfred Enoch). Ron kız kardeşine göz kulak olmak amacıyla Dean'i yakın takibe almıştır. Harry ise bu takibin yeni öznesi olmamayı tercih eder. Radcliffe bu konuda şunları söylüyor: "Harry, Ginny için çok güçlü duygular beslemeye başlıyor, ama Ginny'nin ağabeyi kendisinin en yakın arkadaşı ve bu dostluğu tehlikeye atmak istemiyor. Aynı zamanda Ginny'yi öpmeyi gerçekten çok istiyor; dolayısıyla bir ikilem içinde. Bence bu çok sevimli ve oldukça eğlenceli".
Ne var ki, Ginny'nin ağabeyi dikkatini kendi aşk üçgenine yönlendirmek üzeredir. Her ne kadar serinin hayranları Ron ile Hermione arasında birbirlerine asla itiraf etmedikleri duygular beslediklerinden şüphelenseler de, Ron Weasley resmi olarak ilk kez aşık olur. Ama güzel Lavender Brown, Ron'a duygularını hiçbir şekilde gizlemediği gibi, hayranlığı gösterme fırsatlarını asla kaçırmaz.
"Ron'un nihayet bu filmde bir kız arkadaşı oluyor" diyor Rupert Grint ve ekliyor: "Başlangıçta, kendini pek önemli görüyor. Ama bir süre sonra Lavender'ın kendisine düşkünlüğünün biraz abartılı olduğunu düşünmeye başlıyor çünkü Lavender çok üstüne geliyor ve Ron'u korkutmaya başlıyor: Lavender, Ron'a 'Von-Von' diyor, mücevher hediye ediyor ve Ron bununla nasıl başa çıkacağını bilemiyor. Lavender onu delirtiyor".
Heyman ise şunları söylüyor: "Lavender kendine özgü bir kız. Sevimli ama kendini dizginlemek nedir bilmiyor. Böylesine atılgan kızlara alışkın olmayan Ron'un üstüne fazla düşüyor. Aslında başlangıçta bu durum Ron'un oldukça hoşuna gidiyor ve doğrusu bunun için onu kimse suçlayamaz. Aralarındaki ilişki mizah için çok iyi bir malzeme oluşturuyor ve Rupert'ın komedi yönünü ortaya koymasını sağlıyor. Bu, filme güzel bir katkıydı".
Yates de bunu doğruluyor: "Rupert çok doğal bir komedyen. Her zaman hepimizi güldüren şaşırtıcı küçük şeyler buluyordu. Hâliyle komedi sahnelerinde onu yönetmek gerçek bir keyifti. Bu, 'Order of the Phoenix/Zümrüdü Anka Yoldaşlığı'nda pek fırsat bulamadığım bir şeydi".
Yapımcıların koket Lavender Brown rolü için seçtikleri yeni Harry Potter oyuncusu Jessie Cave, canlandırdığı karakteri şöyle tanımlıyor: "Çok coşkulu ve hareketli bir genç kız ki bu oldukça özgürleştirici. Ron'u elde etme şekli onun üstüne atlamak, öpmek ve neredeyse kemiklerini kıracak kadar sıkıca sarılmak, ama bu durum başkalarının ağzını açık bırakıyor. Oldukça cüretkâr bir davranış biçimi; çoğu kız bu şekilde davranacak kadar sınır tanımaz değildir, ama o istediğini elde etmek için bu davranış biçimini benimsiyor ve çoğu zaman da başarıya ulaşıyor. Öte yandan içinde çok büyük özgüvensizlik barındırdığını da düşünüyorum. Kesinlikle katmanları olan bir karakter ki onu harika yapan da bu".
"Jessie Cave muhteşem bir aktris" diyor Heyman ve ekliyor: "Rol için seçmelerde pek çok kız izledik, ama Jessie'yi gördüğümüzde aklımızda soru işareti kalmadı; Lavender Brown'ımız oydu. Rupert ile aralarında da müthiş bir elektrik vardı".
Lavender aynı zamanda Ron'a ilk öpücüğünü de veriyor, ama bu, geçen filmde Harry ile Cho arasındaki öpüşmenin saflığından ve özelliğinden çok uzak: Ron ile Lavender tezahürat yapan bir kalabalığın ortasındayken, Lavender kollarını Ron'un boynuna doluyor ve dudaklarına uzun bir öpücük konduruyor. "Biraz utanç vericiydi çünkü ilk öpüşmemiz, Dan'inkinin aksine, bir oda dolusu insanın önünde gerçekleşti. İkimiz de gergindik" diyor Grint ve ekliyor: "Ama bir kaç kayıt yaptıktan sonra güzel oldu".
Öpüşme sahnesi yaklaşırken, Radcliffe rol arkadaşından ufak bir intikam almayı planlayışını gülerek şöyle aktarıyor: "Rupert'ın Jessie'yi öpüşünü sabırsızlıkla bekliyordum. Geçen filmde Katie'yi öptüğümde epey bir alay konusu olmuştum. Bu kez sıra bendeydi".
Öte yandan Lavender'ın Ron'a duygularını alenen göstermesinden hoşlanmayan biri de vardır: Ron'a abayı yakmış olan Hermione. Ama Ron bundan habersizdir. Yates bu konuda, "Birçok açıdan uygun bir çift gibi görünmüyorlar, zira Hermione zeki, düzenli ve ciddi biriyken, Ron'da bu özelliklerin hiçbiri mevcut değil. Fakat onları birbirlerine çeken farklı bir şeyler var" diyor.
Hermione duyguları konusunda pek açık davranmamıştır ve şimdi kalbi kırılmıştır. Şansını yitirdiğinden korkmaktadır ve daha da kötüsü, rakibi katlanamadığı biridir.
Watson bunu şöyle açıklıyor: "Hermione, Lavender'dan tek kelimeyle nefret ediyor. Lavender'ın Ron'la birlikte olması başlı başına yeterli bir sebep, ama bence bu nefretin büyük kısmı Lavender'ın Hermione'nin tam zıttı olmasından kaynaklanıyor. Hermione, Lavender'ı sürekli kıkırdayan, havai, ilgi çekmeye çalışan, kız gibi bir kız olarak görüyor ve buna katlanamıyor. Kendisi güçlü ve zeki ki bunlar erkekler için biraz ürkütücü özellikler. Hermione'nin makyaj yapmayı ya da saçını yapmayı bildiğini sanmıyorum. Dolayısıyla, Lavender'la bu açılardan rekabet etmek ona zor geliyor".
Hermione ile Lavender arasındaki farklılık kıyafet seçimlerinde de kendini gösteriyor. Jany Temime, Lavender'ın kostümlerini kadınsı ve ismine yakışır şekilde renkli olarak hazırladığını söylüyor: "Ona oldukça kadınsı ve güzel şeyler tasarladık. Giyinmeyi sevdiğini göstermek için her sahnede farklı bir kıyafet giymesini sağladık. Üzerinde üniforma bile varken, saçına bağladığı eşarp gibi, kişiliğini yansıtan öğeler taşıyor".
Bunun aksine, Temime'in dediği gibi, "Hermione giydiği kıyafetlerde son derece ölçülü; çok gündelik ve pratik şeyler giyiyor. Harika görünüyor çünkü Emma güzel bir kız, ama Hermione en büyük artısının zekası olduğunu düşündüğü için insanları giydiği kıyafetlerle etkilemeye çalışmıyor".
Yine de, ne Lavender ne Hermione, Ron'un aşkını çalmak için aşk iksirine batırılmış bir kurdeleyle sarılış bir kutu çikolataya ve Ron'un bitmek tükenmek bilmeyen iştahına bel bağlıyor. "Alınması için oraya konulmuşlardı ve Ron şekerlemeyi gerçekten seviyor" diyor Grint şakayla.
OYUN ALANI
Gönül işlerindeki rekabet, Ron ve Cormac'in Gryffindor takımında yer almak için mücadele ettikleri Quidditch seçmelerine de uzanır. Hermione'nin dikkatini çekmeye çalışan yakışıklı ve atletik Cormac, (top) Tutucu pozisyonu için Ron'a karşı yarışmaya karar verir. Cormac'i canlandıran Freddie Stroma şunu söylüyor: "Canlandırdığım karakter her şeyde en iyi olduğunu düşünen, kibirli bir gösteriş budalası. Tutucu pozisyonu, ve de Hermione, için yarışarak Ron'u zorlamaya çalışıyor".
"Ron doğal olarak biraz çekiniyor çünkü Cormac fiziksel olarak Ron'un asla olamayacağı bir düzeyde" diyor Heyman ve ekliyor: "Ama arkadaşlarından biraz yardım alan Ron, Cormac'e dersini veriyor".
İkinci birim yönetmeni Stephen Woolfenden ise şunları söylüyor: "David Yates'in gerçekten istediği şeylerden biri Rupert'ı kablolarla yukarı asıp, hazırlıksız yakalamaktı. Ona aynı anda 20 Quaffle atıp, çeşitli açılardan çekimler yaptık. Kendisine doğru uçan her şeye verdiği gerçek tepkiler çok komik bazı görüntüler oluşturdu. Ayrıca, kayıtlardaki bu doğaçlama unsur Rupert'ın kontrolsüz görünmesini kolaylaştırdı".
Takım seçmelerinin yanı sıra, Gryffindor ile Slytherin okulları arasında gerçek bir maç da yapılır. "Quidditch sahnelerinde çalışmak gerçekten harikaydı. Geçen filmde yapamadığım bir şeydi bu" diyen Yates, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Başlangıçtan itibaren, fiziksel açıdan ne kadar zorlayıcı bir spor olduğunu göstermek istedik çünkü eğer bir yandan saatte 90 km. hızla bir süpürgenin üzerinde uçarken bir yandan da Bludger'lara ve birbirinize çarpmamaya çalışıyorsanız oldukça tehlikeli bir şey yapıyorsunuz demektir. Bizim Quidditch maçımızda, oyuncuların havada çarpışıp yere düştüklerine tanık oluyorsunuz; yani oldukça gerçekçi ve çok hızlı bir oyun oldu".
David Barron ise yönetmene şunları ekliyor: "Bu maçın süpürge üzerinde yapılan bir rollerball (yuvartop) karşılaşması gibi olmasını istedik. Daha önceki Quidditch maçlarından çok daha sert ve çetin ama bir o kadar da eğlenceli".
Woolfenden uçuşlu sporun kalıplara sığmayan aksiyonunu görüntülemenin "görsel efektlerden dublörlere, özel efektlerden kameramanlara, kostüm departmanından diğer departmanlarına tüm birimlerin muhteşem bir şekilde birlikte çalışmasını gerektirdiğini" belirtiyor.
Daha önceki filmlerdeki Quidditch sahnelerinde kullanılan uçuş düzeneklerinin "Harry Potter and the Half-Blood Prince/Harry Potter ve Melez Prens" için tekrar tasarlanması gerekti çünkü öncelikle çocuklar büyümüştü. Özel efektler amiri John Richardson şunu söylüyor: "Geçmişte elimizde bulunan süpürge düzenekleri küçük çocuklar için tasarlanmıştı; şimdi ise koca delikanlılar ve genç kızlarla karşı karşıyayız. Her şeyin yeniden geliştirilmesi gerekti".
Yüksekte uçarken gerçekleşen aksiyonları görüntülemek için kullanılan çeşitli düzenekler de vardı. Bunlardan biri olan Matrix düzeneği bir oyuncuyu ya da dublörü herhangi bir yörüngede hızlı bir şekilde döndürebilirken, onların güvenliğini de kesin olarak sağlıyordu. Dublör koordinatörü Greg Powell, "Bize çok hoş bir akıcılık içinde geniş bir hareket yelpazesi sağladı; ayrıca çok da güvenliydi" diyor.
Richardson ise gülerek şunu ekliyor: "Önce bir yöne, arkasından tam ters yöne, sonra öne ve arkaya dönebiliyorlardı... Harika görünüyor ama yemekten sonra yapmayı hiç istemezdim".
Quidditch sekanslarının görüntülenmesinde kullanılan diğer donanımlar şöyle sıralanabilir: Süpürgenin üzerine monte edilerek gerek elle gerek mekanik olarak kontrol edilebilen bir direk; bir insanı havaya fırlatarak serbest düşüşünün kamerayla görüntülenmesine olanak tanıyan Rus salıncağı; ve elbette geleneksel bir tramplen.
Jany Temime film için yeni Quidditch kıyafetleri tasarladı. Bunların arasında, "kol ve bacaklarda fazladan dolgular ve bir de deri başlıktan oluşan bir koşu kıyafeti" olarak tanımladığı bir eşofman da bulunuyordu. "Maç formaları elbette eşofmanlardan daha gösterişliydi. Her şey elde yapıldı. Hepsi çok kaliteliydi" diyor Temime.
Maç formalarının görünümünü tamamlamak üzere, görsel efektler amiri Tim Burke ve ekibi, post prodüksiyon aşamasında dijital olarak pelerinler eklediler. Ayrıca, hız duygusunu pekiştirmek için pelerinleri uçuşuyormuş gibi gösterdiler.
Yapım tasarımcısı Stuart Craig de Quidditch stadyumunun görünümünü yeniledi. "Daha çok ve birbirine daha yakın kuleler kurmak suretiyle oyunculara girip çıkacakları daha çok yer sağlamış olduk. Bu sayede daha çok hareket daha yakından gösterilerek aksiyonu perçinledi. Ayrıca gerçek izleyiciler var. Bence bunlar beraberce çok daha etkileyici oldu".